Diyarbakır, yüzyıllar öncesinden itibaren birçok önemli medeniyete ev sahipliği yapmış bir şehirdir. Bu nedenle bu şehirde gezilecek yerler oldukça fazladır. Cami, müze, kale ve köprü gibi birçok eşsiz kalıntıyı yakından ve canlı görmek isteyenler için en ideal adres Diyarbakır’dır. Dünya genelinden olduğu gibi Türkiye içerisinden de sayısız ziyaretçi yılın birçok farklı döneminde bu şehre gelir ve bu yapıları gözler ile görme fırsatı bulur. Burada yer alan han ve kervansaraylar da birçok tarih meraklısının bu bölgeye akın etmesine neden olmaktadır. Bu eşsiz güzelliklere sahip olan şehri bir gün içerisinde gezip bitirmek mümkün değildir.
Diyarbakır’ın en çok beğenilen ve adı geçen gezilecek yeri Ulu Camii’dir. İslam ordularının tarih döneminde Diyarbakır’ı ele geçirmesi ile kurulan bu cami, o günden bugüne kadar gelebilmesi ile oldukça büyük bir öneme sahiptir. Kara taş kullanılarak inşa edilen bu yapı, pek çok uygarlığa ait kitabeleri de bünyesinde bulundurur. Farklı dönemlerin yansıması olan bu tarihi yapı, külliye, iki cami, iki medrese ve avludan meydana getirilmiştir. Cami içerisinde 3 farklı kapıdan giriş yapılabilir. Cami içerisinde bir adet güneş saati yer alır. 800 yıllık olduğu tahmin edilen bu saati El- Cezeri’nin yaptığı bilinir.
Diyarbakır’da adı geçen bir diğer cami Behram Paşa Camii’dir. Süslü mimarisi ile dikkat çeken bu yapı kesme taş parçaları ile de oldukça ilgi çeken bir yapıya sahiptir. Günümüzün mühendislik çalışmalarının o dönemde nasıl camide kullanıldığı günümüz düşünürlerini hala oldukça merak ettiren bir sorudur. Caminin yapımında Mimar Sinan’ın da planlarından esinlenilmiştir. Tarih meraklılarının ilgi odağı olan bu cami eski dönemlerden itibaren oldukça yoğun bir ziyaretçi akınına şahit olur. Şehir sakinleri de yılın belirli dönemlerinde bu camiyi ziyarete gelir ve yakınlarına bu yapıyı yakından gezdirir.
Diyarbakır’da Balıkçılarbaşı ilçesinde yer alan bu yapı, birçok farklı isim ile anılır. Şehy Mutahhar Camii bünyesine dahil olan minarelerin birçok farklı ismi vardır. Taş sütunlar ile inşa edilen yapı ilginç tasarımı ile ilgi çeker. Dört minareden oluşan bu yapı İslam mezhebinin de önemli simgeleri arasında yer almaktadır. Akkoyunluların 1500 yılında yaptırdığı bu yapı, Şeyh Mutahhar’ın kendi arazisi içerisinde yer alır. Akkoyunlulardan kalan ve günümüze kadar gelebilen en önemli yapı olarak özel yerini korumaktadır. Çok sayıda ziyaretçisi olan yapı tarihi dokusu ile de ziyaretçilerini oldukça büyüler.
Ulu Camii ile bitişik olan bu medrese şehrin tek ve en büyük medresesidir. Hem motifleri hem de kitabeleri ile oldukça önemli bir sanat eseri olarak kabul görür. Kesme taşlar kullanılarak yapılan bu yapıt, sahip olduğu geniş avlu ile de oldukça beğenilmektedir.